Bu bahar Türkiye'ye gidişimi ertelemek durumunda kaldım. Bazı bürokratik
işlerim, kimi sağlık sorunlarım, beni sabırsızca beklediğim bahar
başlangıcını Dortmund'da geçirmeme yol açtı.
Son iki yıl, aylarca Türkiye'de kalabilecek kadar şanslıydım. Yılların
özlemi vardı. Kadıköy'de LAZ MEKTEB'nde
mesleğimde, pedagog olarak yeni deneyimler kazandım. Irkçılığın gündelik yaşama
yayıldığı bu eski maden kentinde nefes alabilmek için, güç toplayıp döndüm.
Artık kış aylarında bir yazma atölyesine dönüşen yaşam ve çalışma mekanıma.
Yaşadığım Semt Nordstad'ı
gezinirken, algılarımın daha duyarlı olduğınu fark ettim. Bizi
Göçmenliğe hapseden koşulları, buradan abarttiğimizi çoktan fark etmiştim. Bir
de Dünya'ya Memleket Gündeminden bakmak bir başkaydı benim için. Yüreklen ve
ruhen tazelendim.
Ne dünya ne, de Ülke bundan kırk otuz yıl öncesi gibi, geldiğimiz
yıllardaki gibi değildi artık. Halkların ve Ezilenlerin önceliklerinde farklı
konular vardı artık.
Kış aylarını zorunlu olarak Rurhr Havza'sındaki bu Şehirde geçirsem de,
yüreğim ve beynim Ülke Günemine odakli kaldı. Bir yandan HALKLARIN ANAYASASI
Tartışmalarını burdan izlerken, diğer yandan Halkların Demokratik Kongresi
(HDK) bünyesinde yürüyen Eylemlilikleri takip ettim.
Memleket güzel geleceklere gebe !
Özgürlükçü Anayasa konuşulurken, 12 Eylül Cuntacıları Yargılanıyor.
Bunu, sistemin bir kendini tamirat çabası olarak okusam da, yinede
umutlanıyorum.
Umuda sansür olmaz.
Birkaç hafta önce, Nordstad 'da olağan günlük yürüyüşümdeyim. Ağaçlar
yeşile durmaya hazır. Hava her zamanki gibi serin se de , güneş kaçamak bir
görünümde, Ruhrhavzasında bildik gri gökyüzünden sisleri dağıtmış. Bu ender
aydınlık gökyüzü burlarada hemen insının içine yansır.
Güne başlarken hoşnutum.
Eski bir binanın önünden geçerken mavi zemin üzerine beyaz punktolarıyla
gözüme ilişen Gazete başlığını okuyorum:
'Türkçe Müfredata Girsin, Avrupa
Dilleri Listesine Alınsın'
Bir süre durakladıkta sonra ZAMAN Gazetesi'nin Avrupa baskısını okuduğumu
anlarım.Makale ilgimi çeker. Gazeteyi yerden alırım.
Dortmund'lu iki yazar, Türkçe'nin
Avrupada'ki'daki Anadil Mücadelesi üzerine, Dortmund'daki Türk Eğitim Merkezi'nde yapılan , 'Anadilim-
Geleceğim' başlıklı Çalıştaya katılan Kurum ve Kışılerden söz ediyor.
Yazarlar, makalede,Türkçe'nin Almanya'da ve Avrupa'da 'köken dili' yerine 'Anadil' olarak kabul görmesini talep
ederler.
Yaşadığımız Eyalette, bilinen bir konu, bilinen gerekçeler ile işlenmiş.
Türkçe sadece Ülke'de değil, Almanya'da da Anadolu kökenli Göçmenlerin
Ortak-Dili konumunda. Burada uyum Politikaları ile, geri planda tutulan bir çok
Anadil yaşıyor sokak aralarında.
Yerde bulduğum Gazeteyi, bina kapısının koluna bırakıp düşüncelere dalarım:
Herkesin dağarcığında, bir başka Anadil gizli !
Gündemine odaklı olduğum Coğrafyada ise gerçek bir Anadil zenginliği mevcut.
Halkların Gerçekliği de henüz yeni aralanan bir Tarih gibi, derin. Yıllardır
bu ender
zenginlikden beslenerek sürdü yazma serüvenim.
Bu günlerde de, yaşayan Ana-Dillerin geleceği, bu konunun yeni Anayasa'da
ifadesi üzerine tüm muhalif çevre ve kurumlarda yoğun bir çalışma var.
Halkların Anayasa sürecine müdahil olmasında, Özgürlükçü bir Anayasa için
şansımız az da olsa, bu alanda verilen tüm emekler,geleceğin Toplumu için
pozitif bir nüve olacaktır.
İçinde yer aldığım, hemen bütün Toplumsal
Dinamiklerin bir araya geldiği, önemli bir Platform olarak gördüğüm,
Halkların Demokratık Kongresi (HDK) nin çalışmaları bu yönde.
Anadil Mücadelesinde uyumlu bir Oluşum olarak son derece önemsediğim,
Halkların Dostluğu Girişimi ( HDG) HALKLARIN ANAYASASI Çalışmalarında bu
sürece müdahil olmuştur. Laz Halkının da Anadile dair Taleplerinin sunulduğu bu
yoğun Tartışma ve netleşme süreci, biz Laz Aktivistler açısından verimli geçmektedir.
Yine içinde yer aldığım LAZEBURA Birlıği (Almanya) bir Laz Kurumu olarak
bu süreçden önce çalıştığı Lazcanın Anadil olarak Geleceğine dair Talepleri
yazılı olarak bu tartışma sürecine sunar.
Otuz yıla yakındır, mütevazi ve barışcil metodlar ile gelişen Laz Kültür
Hareketin de Kimlik Bilincinin oluşmasında bir ivme olan LAZEBURA Birliği,
kendi deneyim ve sorun noktalarını Türkiye'nin aynı kaderi paylaşan Halklarını
temsil eden kurum ve kişiler ile karşılaşma ve konuşma imkanı buluyor.
Evet, herkesin zulasında bir Anadil gizli.
Yukarda söz ettiğim Makale, bana bir Laz Atasözünü hatırlatır.
Korme hako kçe, mele uça var sk'ums.
( Tavuk burda beyaz,, beride siyah yumurtlamaz)
Bu Gazete Başlığı ister istemez bir şeyleri çağrıştırdı. Sizlerle
paylaştığım bir yazıya dönüşürken de sormadan edemedim:
Avrupada 'Demokrat' da ,
Türkiye'de kimsiniz?
Selma Koçiva
Dortmund, 7 Nisan 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder