23 Mart 2016 Çarşamba

                                                         Kana Boyandi Bahar

Sabahın ışıkları pencereden içeri süzülürken, kuş cıvıltıları kanat çırpıyor yeni mekanımda. Bu kaçıncı geçici mekan alışamadığım. Bu kaçıncı sokak adı, Anadilimde yeniden ad verdiğim. Bu kaçıncı bahar, iç sevinçlerimi yarım bırakan.

Otuz beşi geçti senelerin, baharı beklerken bir şehrin yükünü taşıdığım. Gri gökyüzünde güneşi beklerken yılarımı katettiğim. Gözüme ilişir,  evlerinden alınan insanların adları, kaldırım tasları arasında, parlak metal üzerinde. Hüzünle duraksarım.

Bu şehirle birlikte taşırım yükünü, göçmen ülkesi olduğunu deklere edemeyen Almanya'nın. Güneye uçan kuşlar gibi kıpırdanınca doğa, kendine çeker Memleketim beni.

Bir yanım burda kalır, bu kaçıncı Memleket alışamadığım.

Bir yanımı burda bırakıp ilk uçuşla giderim her hafta sonu, sahillerine sığınırım Dikili'nin, kaçışımdır sessizliğe. Her hafta başı, yükünü taşıdığım onyıllardırımı alan şehirde başlar.

Her hafta başı Dortmund'dayım.

Yüreğimin içinde 'bilinmeyen bir dil', bildik bir Memleket taşırım.

Yüreğimin dili ile konuşmak isterim kızıma, araya kilometreler girer, iki dilde zor ulaşırım canımdan kopan cana, yüreğimin dili Lazca ile seslenir, yanıt alamam, ulaşılmaz bir yerdedir.

Bahar geldi, yine sevinemem. Kuşların cıvıltısı hüznüme derinlik verir.
Haberleri dinleyemem yine, gazetelere bakmaya korkarım. Telefon çalar diye beklemedeyim. 'Biz iyiyiz' mesajları gelsin isterim sevdiklerimden. Onlar iyi değil, bizler gurbette iyi değiliz.

xxx

Her günüm, bu şehir ile hasretim Memleket arasında bir gelgit yaşamıdır. Denizine duvar örülmüş, suyu gasb edilmiş, yaylasına göz konulmuş toprağımın kokusu tüter her yağmur sonrası bu deniz görmemiş şehir.

En acımasız sürgündür, bu deniz görmemiş coğrafyada onyılları katetmek. Dağlarına Memleketin düşlerde çıkabilmek, gençler direnişe durunca dedeleri nineleri ile.

Bitmeyen bir sürgündür burda yaşam, Memleket ateş çemberinde, burda her günkü yaşamın peşinde oyalanmak.

xxx

Bahar değmiş gökyüzüne, yüreğime cehennem ateşi.

Yine bombalar patlar genç bir kadının bedeninde. Masum bir kalabalık ortasında kendisini parçalar bir kadın, olağanlaşır şiddet, sıradanlaşır vahşet.

Ah benim Memleketim, uzaklardaki sıcaklık. Bu şehrin kuru soğuğunda, yıllara rağmen, içimde sönmeyan ışık.

Yine çocuklar, gençler, kadınlar, sivil insanlar parçalanır bir bombayı bedeninde parçalayan bir genç kadınla.

Adeta deşifre eder çirkefliğini, vahşiliğini anlamsız bir savaşın. 'Neden parçalar bir bomba ile bedenini ve başkalarını genç bir kadın?
Bunu kendimize sormamız için.

Siz egemenler, kasabasını, köyünü, semtini yerle bir ettiğiniz, çıplak bedenini  yerlerde sürüklediğinz genç kürt kadınlarını aşağılarken, onurunu ve bedenini parçalarken savaş kurallarını bile çiğnediniz.

Ve şimdi yandaş basınınızla, bilimum müritlerinizle masumu oynuyorsunuz.

Ülkede tüm toplumsal muhalefet bileşenlerine yöneldiniz. Siyaset yapma olanağını yok ettiniz. Halklar 'Tek çiçekle bahar olmaz' dedikçe, bahara düşman oldunuz. Çocuğa, kadına, insana düşman.


Bu kan denizinin sebebi sizlersiniz, ey egemenler, kana doymayanlar.

xxx

Şiddet şiddeti doğuruyor.
Savaş çılgınlığınız intikam saldırılarını tetikliyor.

Savaşın kaybedeni-kazananı yok demedik mi ısrarla.
Israrla birlikte yaşamdan yana tercihini yapmış Kürt halkını imhayı  sürdürenler, hala masumu oynuyorsunuz.

Yaşamak için, var olmak için mücadele ederken, nasıl olur da bu genç insanlar yok etmeye, öldürmeye, intikam almaya odaklanıyor?

'Kan kan ile temizlenmez' denmemiş miydi?

Şimdi dirilişin bayramı Newroz yaklaşırken,
Kardeşlik şarkılarımız dillerde,
Çocuklar rengarenk giyinecek
bahar geldi,

'Hayde Newroza' diyecek ken.

Kana boyandı bahar, -bu kez Ankara'da-

xxx

Yine yarım kalır umutlar,
En güzel temenniler
Bir dahaki bahara.
Yine içimize dolar
Yaşlar,
Yarım kalır,
Doyasıya gülmek.



Selma Koçiva

17 Mart 2016  Dortmund




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder